13.4.06

Ankaradaydim...

4 aylik geceli gunduzlu emegin hediyesi olarak, bu kez 10 gunlugune Turkiye'ye dondum.

Gariptir ama havaalanina indigim anda zihnimde yogun bir geri donme arzusu hareketlendi. Insanoglu'nun en kotu ve ayni zamanda en guzel ozelligi olan alismak bu kez bende Kabil'deki 2,5 metreye 3,5 metre odama karsi garip bir ozlem olarak zuhur buldu. Belki kendime kurdugum kucuk dunyamdan kopmaktan korkuyordum, belki de biraktigim hic bir seyi eskisi gibi bulamamaktan.

Dogrusu, artik birakilan hicbirseyin eskisi gibi kalmadigini ogrendim artik. Hayatin kendisi degisim ile ilgili ve yeni biseyler olabilmesi icin cogu zaman eskilerin bitmesi gerekiyor. Ama benim gibi gecmisine bakarak yasayan, gelecegi arkasindan sinsice gelen bir bilinmeyen olarak goren adamlar icin degisimi kabul etmek, her ne kadar eninde sonunda gerceklesse de, oldukca zor oluyor.

4 tekerin uzerinde 1500 kilometre dolastim. 2 yil sonra dagda bir gece gecirdim. Sevdicegimi gordum, hasret giderdim. 2,5 yasindaki ufacik yegenimi parka goturdum. Kadim dostlarla ormanda kostum. Ve tabii ki, her ne kadar beklendigi uzere eskisi tadi alamasam da Karakedi'ye gittim.

Ve simdi burada tekrar duvarlarimin arasindayim. Yanimda bir cuval Conan ve okumak icin sabirsizlandigim ve boynumu agritmayacagini bilsem yastigimin altinda saklayacagim kitaplar getirdim, bir de su anda dinledigim Karakedi.

Rahmetliler caliyor su anda, ben bi Conan daha patlatayim dur.