Afganistadayim. Kocaman daglarin arasina sikismis, yuzyillardir savasip durmus bi ulke, son 30 yildir yasadigi yikim korkunc, kisi basi milli gelir 200 dolar civarinda, ortalama omur 40 in altinda ve dogan her 4-5 bebekten biri 2 yasina ulasmadan oluyor. Insanlara bakinca ne dusuneceginizi bilemiyorsunuz, aci ve uzuntu arasi buruk duygular gelip oturuyor bogaziniza. Kucucuk bir cocugu elinde yirtik defteri patlak ayakkabilariyla okula giderken gorunce elinizde olmadan batili yasitlarini dusunuyorsunuz, sanciniz buyuyor. Sonra araciniz sizi her kapinin onunu bezgin Afgan askerlerinin bekledigi, kale gibi duvarlar, beton bloklar, dikenli teller, yuksek barikatlar, kum torbalarinin korudugu, butun camlari kirilinca dagilmasin diye bantlanmis ussunuze getiriyor. Duvarlar sizi mi icerde tutuyor yoksa Afganlari mi disarda bilemiyorsunuz. Arapsacina donmus trafikte yabancilarin oldugu hemen anlasilan kocaman ciplerine itimat edip yol ve selam veren gerekirse trafigi durduran Afgan trafik polisi, hic de icinde olmak istemediginiz o efendi-kole duzenegini burnunuzun dibine sokuyor.
Yoklugu gorunce insan ancak varligin degerini anlayabiliyor, daha da acisi sizin "hep var" kabul ettiginiz seylerin aslinda "hic yok" olmasi tokat gibi carpiyor yuzunuze. Kendilerini baskalarinin kan ve gozyasi uzerine kurulmus bir medeniyetin rahat kucaginda tatli ruyalara birakan insanlarin, dunyanin sadece bu kosesinde degil Afrika ve Güney Amerika ve diger fakir koselerdeki insanlari cahillik, tembellik ve hatta aptallikla suclamasindaki korkunc celiskiyi
goruyorsunuz. Dedeleriniz bu insanlardan daha "uyanik" oldugu icin, ve ya silah, savas ve somurge stratejilerini daha cabuk gelistirdigi icin, ya da bu insanlarin kulturunde onur icin savasarak olmek, kurnazca bir teslimiyetten daha degerli oldugu icin simdi siz orada konforlu evinizde bilgisayar basinda dunyanin her kosesini oturdugunuz yerden seyrediyorsunuz, buradaki ciplak ayakli yirtik giysili cocuk ise bir plastik coca cola sisesini sokagin kosesindeki tulumbadan camurlu su ile doldurmak icin gunesin altinda bekliyor.
Guvenlikle ilgili bir sikinti yok burada, en azindan Kabil'in merkezinde. Santiyede calismak farkli bir tatmin getiriyor insana, emeginizin baskalarinin emegi ile de birleserek iscilerin ellerinde sekilllenmesi ve vucuda gelmesinin hos birsey oldugunu dusunuyorum. Zaten 2001 yazindan beri yerlesemedim hicbir yere, varsin 1-2 sene daha inmesin su canta sirtimdan.
Yoklugu gorunce insan ancak varligin degerini anlayabiliyor, daha da acisi sizin "hep var" kabul ettiginiz seylerin aslinda "hic yok" olmasi tokat gibi carpiyor yuzunuze. Kendilerini baskalarinin kan ve gozyasi uzerine kurulmus bir medeniyetin rahat kucaginda tatli ruyalara birakan insanlarin, dunyanin sadece bu kosesinde degil Afrika ve Güney Amerika ve diger fakir koselerdeki insanlari cahillik, tembellik ve hatta aptallikla suclamasindaki korkunc celiskiyi
goruyorsunuz. Dedeleriniz bu insanlardan daha "uyanik" oldugu icin, ve ya silah, savas ve somurge stratejilerini daha cabuk gelistirdigi icin, ya da bu insanlarin kulturunde onur icin savasarak olmek, kurnazca bir teslimiyetten daha degerli oldugu icin simdi siz orada konforlu evinizde bilgisayar basinda dunyanin her kosesini oturdugunuz yerden seyrediyorsunuz, buradaki ciplak ayakli yirtik giysili cocuk ise bir plastik coca cola sisesini sokagin kosesindeki tulumbadan camurlu su ile doldurmak icin gunesin altinda bekliyor.
Guvenlikle ilgili bir sikinti yok burada, en azindan Kabil'in merkezinde. Santiyede calismak farkli bir tatmin getiriyor insana, emeginizin baskalarinin emegi ile de birleserek iscilerin ellerinde sekilllenmesi ve vucuda gelmesinin hos birsey oldugunu dusunuyorum. Zaten 2001 yazindan beri yerlesemedim hicbir yere, varsin 1-2 sene daha inmesin su canta sirtimdan.

1 Comments:
Ben de İngiltere'deyim. iki denizin arasina sıkışmış, yan tarafındaki adayla bile eşit şartlarda iletişim kurmayı becerememiş, eski sömürgeci, yeni kıyakçı bir ülke.
ve sanırım ülke nüfüsunun yarisindan çok çok fazlası, Afganistan diye bir ülkenin varlığından bile habersiz. Zaten denizin ote yanını komple "otantik" olarak görüyorlar. viva oryantalizm!
Yorum Gönder
<< Home